mekan.com Yemek Kulübü olarak, 26 Ocak Salı akşamı, blogger dostlarımızla Bistecca İstanbul Steakhouse’da şahane bir etkinlik gerçekleştirdik. İstinye Park'ın hemen arka sokağında, eti usulüne en uygun şekilde pişiren yepyeni bir mekan olan Bistecca İstanbul Steakhouse’un işletmecisi Ali Ersin Bey, etkinlik boyunca bizimle yeni mekanları ve et yeme kültürü üzerine sohbet etti. Ali Bey, yaşadıkları bir anıyı anlatarak söze başladı. Yıllar evvel İtalya’da, bir arkadaşıyla bir restorana gitmişler. Adı sanı pek duyulmamış olan restoranda, menü yokmuş. Şef o gün ne pişirirse gelenlere o yemek sunuluyormuş. O günün yemeği de risottoymuş. Şef risottoyu, büyük büyük büyük anneannesi nasıl pişiriyorsa o usulde pişiriyormuş ve Ali Bey o risottoya hayran kalmış. Bu hikayeden yola çıkarak, bir yemekte öncelikli olanın doğru ve olması gereken pişirme tekniğine sadık kalınması gerektiği fikrine varan Ali Bey ve arkadaşı, bu düşünceyle Bistecca İstanbul Steakhouse’u açmışlar. 



Ali Bey, farklılaşma çabası yüzünden etin gerçek tadını bilmeyen bir neslin varlığından söz ederken, farklı olmak için uğraş göstermediklerini ve aslında belki de tek farklarının bu çabada olmamaları olduğunu vurguladı. Bu kısa bilgilendirmenin ardından, iyice iştahlarımız kabarmıştı ki servis başladı. Yemeğe ilk olarak soğuk et ve salata eşliğinde getirilen kokoreç ile başladık. Steakhouse’larda görmeye alışık olmadığımız bu geleneksel lezzet, konukları heyecanlandırdı. Baharatın, etin tadını almanızı engelleyecek noktada olmaması ve kıvamında bir oranda kullanılması çok nefis bir kokoreç deneyimi yaşattı.



Kokoreç’in ardından, kırmızı soğanla pişirilmiş ve soğanın aromasını tatlı tatlı sızdırdığı şaşlık servis edildi. Yumuşacık bu et, en az kokoreç kadar beğenildi. 



Etlerin yanında sunulan kremalı patates püresi ve ıspanak da etin yanına oldukça yakışmıştı. Patates püresinin üzerine dökülmüş olan parmesan, etle leziz bir uyum sağlıyordu. Ayrıca kremalı dediğimize bakmayın, dozunda kullanıldığı için, asla ağır bir tat ve koku yok.



Veeeee geceye damga vuran, Dana Kaburgası! Önce görüntüsüyle gözlerimize, sonra da yumuşacık lezzetiyle damaklarımıza hitap eden Dana Kaburgası, etkinlik soframızın en özel lezzeti olmayı başardı. Genel olarak tüm yemekler gibi, hijyen bakımından ahşapta değil, yüksek ısıda yıkanabilen taş üzerinde servis edilen Dana Kaburga, yaklaşık 5 - 6 saatte pişirilmiş. Üzerinde barbekü sos ile sunulan Dana Kaburga, Bistecca İstanbul Steakhouse’da mutlaka denemeniz gereken lezzetlerden.



Gelelim bir steak house’da olmazsa olmaz hamburgere. Karamelize soğan ve cheddar peyniri ile sunulan hamburgerin tadı bir kenara, çıtır çıtır kızartılmış patates hamburgerin lezzetini bir adım geride bıraktı diyebiliriz. Böyle patates kızartmasını her yerde yiyemezsiniz!



Gecenin sonunda sürpriz tatlılarla yemeğimizi sonlandırdık. Limonlu hafif mi hafif krema ve çilek dilimleri ile süslenmiş büyük bir beze ve içeriğini tahmin etmekte zorlandığımız kaşıklamaya doyamadığımız çikolata denemeye değer. Pek çok mekanda, etin üzerine sunulan ağır tatlılar yerine, bu hafif tatlıları tercih eden Bistecca’yı bir kez daha tebrik etmek lazım. 



Böylelikle, mekan.com yemek kulübü olarak, Bistecca İstanbul Steakhouse’da etin her haline leziz yolculuklar gerçekleştirdiğimiz etkinliğimizin sonuna geldik. Tüm katılan blogger dostlarımıza, bizi samimiyetle ağırlayan Bistecca İstanbul Steakhouse çalışanlarına ve özellikle tatlı sohbeti ile harika bir ev sahipliği yapan İşletmeci Ali Ersin Bey’e sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz. 



Etkinliklerimiz hız kesmeden devam ediyor. Bizi takipte kalın!