Nispetiye Caddesi'nin Üzerinde Yeni Favori Mekan: Park Kasap & Steakhouse

mekan.com
24 Kasım 2014
25 paylaşım
Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş

2007 yılında çiftlik kurma hayali ile yola çıkılmış bu yolculuk, Adapazarı Taraklı'da bir çiftlik yeri satın alınmasıyla başlıyor. Burada hayvancılığa başlanıyor ve Park Kasap & Steakhouse'un hikayesinin temelleri de burada atılıyor. Önceleri sadece Kurban Bayramlarında hizmet veren çiftlik daha sonra kasap açma fikri geliştiriyor ve şuanki yerleri de olan mevkide Etiler'de kasap dükkanı açıyorlar.
 


2009'dan 2013'e kadar kasap olarak devam ediyorlar ancak sonra İstanbul'da steakhouse olarak yer edilebileceklerini ve başarılı olabileceklerini de düşünüyorlar. 2014 yılı başında Orhan Eren Bey'in gelmesiyle işletme Park Kasap & Steakhouse oluyor.
 


Orhan Bey daha önce de işletmecilik yaptığı için bu işi iyi biliyor. Dükkanın bulunduğu konum itibari ile de salaş kalması gerektiği, fiyat politikasının ortalamanın biraz daha altında olması gibi konuları çok iyi belirlemiş ve işletmenin temellerini iyi atmış.

"Müşterilerimizin %55'i Boğaziçi Üniversite'liler. Ayrıca dizi oyuncuları, sanatçılar, yazarlar da geliyorlar."


mekan.com:  Park Kasap & Steakhouse'dan biraz bahsedebilir misiniz?
Orhan Eren: Hem kasap olmamız hem de etleri kendimiz pişiriyor olmamızdan dolayı daha makul fiyatlarda herkesin gelmesi için bir mantık kurguladık. Bu mantık burada tuttu. Günden güne yayılıyor. Mekanımız salaş bir mekan. Uygun lezzetli tatlar sunmak istiyoruz. Bizim en büyük farkımız eti en tabii halinde sunmak. Bunun dışında diğer işletmelerin tüm kuralları bizde de geçerli nezaket, hijyen, aynı kalite...gibi. Biz etin yanında patates, pilav, garnitür vermiyoruz. Sadece insanlar et yesin istiyoruz. Etler Adapazarı Geyve'den geliyor.

“Bizim amacımız eti en tabii haliyle sunmak, hiç bir ekstra sosla marine etmeden, lezzetlendirmeden, ızgara mangal kömüründe misafirlerimize servis etmek.”
 

Bu tabak sadece 10 TL


mekan.com: Menüyü belirlerken neleri dikkate aldınız?
Orhan Eren: Buraya gelen misafirler kasap kısmımızdan etleri kendileri seçiyorlar, biz onlara garnitür vermeden pişiriyoruz ve sunuyoruz. Etten sonra ise ağır bir tatlı olmamasını kararlaştırdık. O yüzden sadece Trileçe veriyoruz. Ayrıca zaman ilerledikçe farklı etlerde koymayı düşünüyoruz. Şimdilik bıldırcın koyduk.


mekan.com: Sizce iyi et nasıl olur?
Orhan Eren: Ben daha önce 10 yıl kadar bal sattım. O zaman da iyi bal nasıl olur diye soruyorlardı. Siz çiçek ile arının arasına girmediğiniz zaman, hiçbirşey katmadığınız zaman o bal iyi bal olur. Aynı zamanda ette de bulunduğu yöreye göre, besisine göre, yaylım oranına göre, hayvanın lezzeti değişir. Bir de insanların damak alışkanlıkları var, Trakya'daki hayvanla Doğu'daki hayvan arasında fark var. Hem bölgesel bitki örtüleri, hayvanın yedikleri bakmından, hem de iklimsel olarak.


Hayvanların yarı besi yarı yaylım olması çok önemli. Örneğin; Maraş Dondurması'nda keçi sütü kullanılır. Bu keçi sütünün lezzetinin sırrı hayvanların kekikle beslenmesidir. Keçilerin sütü alınır ve çok lezzetli bir dondurma çıkar ortaya.

Geyve'de her türlü bitki var. Biz eti doğal haliyle dinlendiriyoruz. Etin kendi özsuyunu, lezzetini kaybetmemesi için. Bunun dışında kömür ızgarada pişiyor olması da çok önemli.