Bursa'ya ilk gidişimizde iskender yemeden dönmemiz mümkün değildi :). İskenderi çok sevmeyen biri olarak internette çok fazla araştırma yapıp öyle gittim. İskender ismini kullanma hakkı olan üç marka en sevilenlerdi zaten. Bu mavi dükkan bir tık daha fazla beğenilmiş gibi geldi bana ve burayı tercih ettik. Tabi çok fazla olumsuz yorum da yok değildi, biraz kalbimin sesini dinledim sanırım :). Ama insanlar şunu unutuyor; herkesin damak tadı farklıdır. Benim çok beğendiğim bir eti bir başkası çok doğal olarak beğenmeyebilir. Ama bu iskenderin çok fazla şubesi olan markalara benzetilmesi beni üzdü, çünkü kesinlikle uzaktan yakından ilgisi yok!





İlk olarak iskender kebabın öyküsüne değinmek istiyorum. Mehmet oğlu İskender Efendi'nin Bursa Kayhan'daki dükkanları ilk durak. O zamanlar kuzular bir bütün olarak ve yere paralel olarak pişiriliyormuş. İskender Efendi, müşterilerine en iyisini sunma arzusuyla eti nasıl kullanabilirim ve nasıl pişirebilirim diye düşünmeye başlamış. Kuzu etini sinir ve kemiklerinden ayırıp dikey bir çubuğa kat kat yerleştirmiş ve tasarladığı dik bir ocağın önünde döndürerek odun ateşiyle pişirmiş. Sonuç ortada, tam bir lezzet harikası.


İskender Efendi'nin çocuklarından Cevat ve Nurettin İskenderoğlu 1930'lu yıllarda bu meşhur mavi dükkanı açmışlar. O zamandan mavi-beyaz renge boyatılan bu yer hala aynı renklere sahip. Klasik kahverengi olmaması insanın içini açıyor. İçeride 40 sandalye bulunuyor ve müşterileri masalara isimler koymuş :). Gemi dibi-zamanında duvara asılan gemi resminden ötürü, Bizim masa-sürekli gelen bir müşteri öyle demiş, Vantilatör altı, Kapı dibi vs..







Koyun ve kıvırcık kuzu etlerinin farklı bölümlerinin karıştırılmasıyla ortaya çıkan lezzet; özel bir tereyağı, pide ve harika sosuyla sizi büyülüyor. Etin güzelliğini geçtim o sosu bile yapamayan bir çok yer mevcut. İlk lokmayı ağzıma attığım an neden bunca zaman iskenderi sevmediğimi çok daha iyi anladım. Burada yediğim iskenderin hiçbir bileşeni midemi rahatsız etmedi. Kullanılan yoğurt da yıllardır aynı yerden alınıyormuş. Yanında şıra mı içersiniz ayran mı soda mı bilemem :). Eşimi 1,5 porsiyon yememesi için zor tuttum.





Malesef 1 porsiyon fiyatı 25 TL. Gaziantep, Hatay, Bursa gibi yerlerde meşhur yemeklerin fiyatlarının İstanbul ile aynı seviyede olması düşündürücü. Kaliteli malzemeden dolayı deseler de inanmayın. Bizzat Hataylı biri olarak söylüyorum bunu.


Bursa'ya sonraki gidişlerimizde diğer iskendercileri deneyip kıyaslama yapacağız. Tabi olumsuz yorumlardan yola çıkarak İstanbul'da da çok beğenilen yerlere gideceğim, bakalım sonuç ne olacak :). 


Ufak bir tüyo: Biz saat 11.30'dan sonra mekana gittik, içerisi dolmuştu bile. Dışarıdaki taburelerde 5 dk falan bekledik, oradayken siparişlerimiz alındı. Ama ona rağmen içeride de biraz bekledik. Beklemek niye zor çünkü sonunda et var lezzet var dimi :). Öğleden sonra önünden geçerken baktığımızda bekleyen kuyruğu çok fenaydı :D.