1 Eylül Dünya Barış Günü: Hadi Barışalım!

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1981’deki 57. toplantısında, Genel Kurul’un açılış günü olan her Eylül ayının üçüncü salı gününü ''Uluslararası Barış Günü'' ilan etmiştir. Yıllar sonra Genel Kurul'un 7 Eylül 2001 tarih ve A/RES/55/282 sayılı kararı ile 21 Eylül Uluslararası Barış Günü olarak kabul edilmiştir. Dünya çapında ''çatışmaların durması'' ve ''kalıcı barış ortamının sağlanması'' amaçlanarak belirlenen bu günde Birleşmiş Milletlerde bulunan ve dünyanın tüm kıtalarından çocukların bağışladığı bozuk paralarla yaptırılan Barış Çanı, barışa çağrı niteliğinde çalınıyor. Üzerine ''Çok Yaşa Mutlak Barış'' kazınmış olan bu çanın, dünyadaki duruma bakıldığında çok ironik ve biraz da komik olduğunu söylemek yanlış olmaz herhalde.

Dünya-Barış-Günü

Gelelim 1 Eylül’ün Dünya Barış Günü ilan edilmesine. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ve Varşova Paktı üyesi ülkeler barış içinde bir dünya için mücadele etmek görevini hatırlatmak amacıyla, Almanya’nın 1939 yılında Polonya’yı işgal ederek İkinci Dünya Savaşı'nı başlattığı tarih olan 1 Eylül’ü ''Dünya Barış Günü'' ilan etmiştir. Bu tercih daha anlamlı gelmiş ki dünyanın her yerinde Dünya Barış Günü 1 Eylül’de kutlanmış ve kutlanmaya da devam ediyor. Kutlamak? Adettendir diyelim.

Dünya-Barış-Günü

Bu ne acı bir haldir ki, Dünya Barış Günü diye bir gün belirlenmek zorunda kalmış. Tüm kavramların zıttıyla var olduğunu kabul etmiş olsak bile hala savaşların, kavgaların, öfkenin kol gezdiği yeryüzünde barışla geçecek günlere hasretimiz maalesef her geçen gün daha da artıyor. Evrimsel süreçte, bilinç seviyesinin bir noktada tıkandığını görmek için alim olmaya gerek yok. Kişisel özler olarak dengelemeye çalıştığımız egolar yüzünden her yaştan canın acılarla öldürüldüğü Dünya’da farkındalıkla yaşamak zorlaştıkça zorlaşıyor. Umutsuzluğa düşmek yada düşürmek değil niyetimiz ama her varlığı olduğu gibi, ötekileştirmeden, yargılamadan, aşağı yada yukarı görmeden, tehdit algılamadan; korkmadan, yaftalamadan; karalamadan, eşit bilinçte yaklaşarak kabul ettiğimizde Dünya Barış Günü diye bir güne ihtiyaç duymayacağız.

Bir barış gerçekleşecekse bu ilk kendimizle olacak. Hadi bugün bahaneniz olsun; Barış Günü deyin, sonbaharın ilk günü deyin, ne derseniz deyin; önce kendinizi affedin ve kendinizle barışın. Sonra sevin; yaratılan her şeyi, herkesi sevin. Hoşgörün, barışın ve sadece dünyayı değil tüm Kozmos’u kucaklayın.