Tarihin derinliklerinden gelen, zamanla değişime uğramamış ve Türk mutfağının gelenekselleşmiş tatlısı güllü aş; nam-ı diğer güllaç! Osmanlı saray mutfaklarından; önemini azaltmadan günümüze kadar gelen, Ramazan ayının istisnasız bir numaralı tatlısı. Öyle ki, yılda yaklaşık 250 ton güllaç üretiliyor ve bunun %85’ini Ramazan ayında tüketiyoruz.
Güllacı ne iftar sofralarımızdan ne de sahur sofralarımızdan eksik ediyoruz. İftara misafir geliyorsa güllaç yapılır; misafirliğe gidiliyorsa güllaç alınır. Bu eski tatlıyı çok sevmemizin sebeplerinden biri de hem hafif hem de sağlıklı olması.
Günümüzde güllaç yaprakları hazır olarak alınıyor. Şekerle kaynatılan süt biraz ılındıktan sonra bembeyaz güllaç yapraklarıyla buluşuyor. Yaprakların arasına fındık, fıstık, ceviz; üzerine de nar taneleri serpilip soğutuluyor. Çoğu güllaç bu klasikleşmiş tarifin dışına çıkmasa da, tarifinde nefis değişiklikler yapan mekanlardan aşağıda bahsettik.
Güllaç yaprakları gelenekselimiz olduğundan birçok üreticisi bulunuyor. Ama bu zamanda en önde gelen temsilcisi Saffet Abdullah 1881'den beri İstanbul Şehremini'de faaliyette bulunuyor.
Güllacı büyük bir ustalıkla yapan, süt-şeker ayarının hakkını veren İstanbul’un en iyi mekanlarını sizler için listeledik.