Ahırkapı Rotası

İstanbul’un Tarihi Yarımadası’nda tarihi bir saray bölgesidir. Semt, eskiden Topkapı Sarayı’nın ahırlarının burada bulunması nedeniyle Ahırkapı olarak adlandırılmıştır. Bizans dönemi saraylarından Manganai Sarayı, Bukoleon Sarayı, Osmanlı döneminde Topkapı Sarayı’nın dış bahçeleri ve kasırları burada yer almıştır. Armada Otel, 1994’de burada kuruldu ve kültürel koruma açısından çevreyi de etkiledi. Ahırkapı Büyük Roman Orkestrası’nın kuruluşuna öncülük eden Armada yeniden canlandırdığı Hıdrellez Şenlikleri’ni de ilk yıllarda Ahırkapı sokaklarında düzenlemişti…

Armada Otel: Nohutlu Pilav, Portakallı İrmik Helvası, Ahırkapı Şerbeti, Kandil Simidi, Tahinli Dondurma
İstanbul’da İstanbul Yaşam Tarzını Arayanlar İçin! 19. yüzyıl başındaki İstanbul’un ‘kozmopolit’ mutfak kültüründe yeri olan yiyecek ve içeceklerin, mutfak araçlarının, servis malzemesi ve sofra kültürünün çağdaş yorumlardan geçirilerek bugün ve yarın da yaşatılması için uğraşıyor…





Giritli Restoran
: Otlu Pide ve Lokma

Restore edilmiş eski bir Sultanahmet evinde sağlıklı ve keyifli mezeleri ve taptaze balıklarıyla hizmet veriyor… İşin güzel yanı, “GİRİTLİ RESTORAN”ı, Giritli bir ailenin kızı olan Ayşe Şensılay kurmuş olup, mutfakta “Şef”liği de bizzat kendisi yapıyor…



Karışma Sen: Tarama
İstanbul yaşam tarihinden 70 yaşında bir yaprak… Ahırkapı sahilinde eski İstanbul yaşamında yer etmiş bir kent öğesi, “Karışma Sen Meyhanesi” yenilenerek eski kimliğine yeniden kavuştu… Eskiden “Şenyuva Sahil Gazinosu” olarak çalıştırılırdı. Öyküsü esasen 1938 yılına takvimlenen bu gazinonun kurucuları, o yıllarda şimdiki Cankurtaran Meydanı’nda oturan ve sonra Ahırkapı sahiline taşınan Nacar Ailesi. Aile, “Karışma Sen”in yönetimini 2008 başında Diana Zoto’ya teslim etti. Diana Hanım, baştan başa tazelediği lokantada, kendi elleriyle hazırladığı yemeklerle meyhane geleneğini yarınlara taşımaktadır.


Balıkçı Sabahattin: Torik, Patlıcan Salatası ve Midyeli Pilav
Aslında, Armada`nın onardığı, 1927 yapımı bu binaya taşınmadan önce, birkaç sokak arkada, babasından kalan, herkesin bilmediği, ama bilenlerin de vazgeçemediği lokantasını işletiyordu. Yeni yerine geçtikten sonra Sabahattin, 2000 yılının ilk üç ayı içinde The New York Times gazetesine iki kez kapak haber konusu oldu. Aslen Trilye`li (Mudanya, Zeytinbağ) olup, denizi, balığı, balığa saygıyı çok iyi bilen bir aileden gelen Sabahattin, şimdi bu ahşap evde yaz kış konuklarını ağırlamaya devam ediyor. Oğulları da ona yardımcı oluyorlar.



Dede Efendi Evi
Bir kurban bayramı arefesinde doğup yine bir kurban arefesinde vefat eden ünlü bestekârımız İsmail Dede Efendi, 1825–1846 yılları arasında bu evde yaşadı. Yapı, 1984 yılında Türkiye Tarihi Evleri Koruma Derneği (TÜRKEV) tarafından restore edildi. Şu anda müze olarak hizmet veren mekân, iki kattan oluşuyor. Üst katta iki oda ve bir sofa, alt katta bir salon vardır. Burada Dede Efendi’nin anısını canlı tutmak amacıyla, dönüşümlü olarak her cumartesi, Türk halk ve sanat müziği konserleri ile paneller düzenlenmektedir.

Akbıyık Camii
Ahırkapı’da, demiryolu ile sahil arasında bulunan ve İstanbul’un en eski camilerinden biri olan Akbıyık Camii, 1464 yılında Fatih dönemi devlet adamlarından Akbıyık Muhyiddin Efendi tarafından yaptırılmış. Zamanla harab olan cami Sultan Abdülhamid zamanında yeniden yaptırılmış ve son olarak da 1950 yılında Anıtlar Derneği ile halkın desteği sonucunda restore edilmiştir. Günümüzde caminin ilk yapısından hiçbir iz yok. Hatta kırık bir ayak taşı üzerinde H. 814 tarihini taşıyan Muhyiddin Efendi’nin mezar taşının da da son yıllarda toprak altından çıkarıldığı bilinir.