Tarihi Agora Meyhanesi'ne Taze Kan: Şef Ahmet Arı

mekan.com
6 Nisan 2016
100 paylaşım
Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş
1890 yılında şaraphane olarak hizmete başlayan, ''yenileme'' adı altındaki kıyımdan Balat severler sayesinde kurtulan ve 2013 yılında Ezel Akay, Deniz Sevinç ve Gazeteci Ersin Kalkan’ın ortaklığıyla yeniden canlanan Agora Meyhanesi’nin gencecik bir şefi olduğunu biliyor muydunuz?



Ahmet Arı, 27 yaşında pırıl pırıl bir şef. Küçük yaşlarda, doğduğu Adana’dan İstanbul’a gelen Ahmet Şef, kendi piyasasında oldukça tanınan, hem meze hem de balık ustası olan dayısı Ali Beke’nin elinden tutmasıyla mesleğe ilk adımlarını atmış. İşinin her aşamasını öğrenerek ilerleyen Şef Ahmet Arı, Yeşilköy’de pek çok mekanda aşçı yardımcısı ve aşçı olarak çalışmaya devam etmiş. Son altı aydır ise Agora Meyhanesi Mutfağı’nın benzersiz lezzetlere imza atıyor. Rum ve Ermeni meze çeşitlerinin de olduğu enfes mezelere kendi dokunuşlarıyla kattığı farklılıklar Agora Meyhanesi’nde oldukça beğenilmiş. Taptaze bir kan olarak, bu tarihi sorumluluğu başarıyla omuzladığı her halinden belli olan Ahmet Şef, Agora Meyhanesi Menüsü’ne kattığı Balık Kokoreç, ''Cesur'' Yürek, Somon Füme, Karides ve Babagannuş gibi iştah kabartan lezzetleri kendi usulünde pişirerek servis ediyor. Ayrıca bir Ermeni Kataloğu’nda yapılan seçimle, İstanbul’un en iyi Topikçileri içinde ilk 10’a girmeyi başaran Şef Ahmet Arı’nın hünerli ellerinden çıkan diğer tatlar için adres Balat Agora Meyhanesi!

İmza Yemek: Balık Pastırması


İmza yemekte de Dayı Ali Beke başrolde. Şef Ahmet Arı, balık pastırmasını dayısı Ali Beke’den öğrenmiş. Balık Pastırması'nın en iyisinin Marmara Denizi’nden çıkan Akya Balığı’ndan olduğunu belirten Şefimiz, güzelce ayıkladığı balığın kanının iyice akması için bir gün boyunca buzlu suda bekletiyormuş. Sonra tüm balığı tuzda beklettikten sonra, bu sefer de fazla tuzundan kurtulması için buzlu suda yeniden bekletip, kurumaya bırakıyormuş. İyice kuruyan balığı lezzetli çemenle kaplayıp 10 - 15 gün kadar oda sıcaklığında beklettikten sonra ortaya, rakı ile birlikte mutlaka denemeniz gereken, hafif ve damağınızı şenlendirecek balık pastırması çıkıyormuş. 

Bahsetmeden geçemeyeceğimiz, başka bir yerde kolay kolay bulamayacağınız mezelerden de örnekler göstermeden yazımızı bitiremeyeceğiz. Mutfakta Adanalı bir şef olur da şalgam olmadan olur mu. Şalgam suyunda pişirilen buğdaylar, nar taneleriyle süslenmiş ve ''Narlı Buğday Salatası'' menüdeki yerini almış. Dolaba göz attığınızda, en çok dikkat çeken mezelerden biri olarak da öne çıkıyor. 



Meyhanede sofra kurulduysa, o pilakinin suyuna ekmek banmamak olmaz. Şef Ahmet Arı’nın kendi dokunuşuyla farklılaştırdığı lezzetlerden biri olan Kereviz Saplı Ermeni Pilaki, Agora’nın denenmezse ayıp olacaklarından. Siz siz olun, tarihi anısının önünde saygıyla eğildiğimiz Agora’ya ayıp etmeyin ve şu pilakinin tadına illaki bir bakın. Unutmayın, ''Burası Agora Meyhanesi, burda yaşar aşkların en divanesi, en şahanesi''!



Başta bize Agora Meyhanesi’ni yeniden armağan eden Ezel Akay ve Ersin Kalkan’a, bu röportajı yapmamızı sağlayan Agora Meyhanesi İşletmecisi Sayın Cem Bulut’a, Agora Meyhanesi çalışanlarına ve tabiki güler yüzlü, mütevazı ve samimi sohbeti için Şef Ahmet Arı’ya sonsuz teşekkürler.