Deniz Toraman

Maltepe, İstanbul

YORUMLAR

    Deniz Toraman
    20 Yorum 14 Takipçi
    Yer seçimi biraz talihsiz olmuş, o tarafa doğru ilerlerken daha tanıdık olduğu için Kırıntı aklınızı çelebilir. Biz yeni bir yer denemek istediğimiz için yolumuza devam ettik ve kendimizi geniş bir salonda bulduk. Menüsü güzel, cadde üzerindeki Midpoint ve Cafe Cadde gibi türevlerden farklı olmak için değişik şeyler eklemişler. Pesto ve blue cheese soslu ızgara tavuk yedim, tadı güzel olmasına rağmen porsiyon biraz küçüktü. Evcil hayvanlarla beraber oturulabilecek bir kısmı var, sanırım bahçesi. Çok orijinal bir kafe olmasa da arada gidilebilir. 11 yıl önce
    Deniz Toraman
    20 Yorum 14 Takipçi
    Bahçesini pek sevmesem de içerisi çok samimi, ahşap teması insana huzur veriyor. Menüde en sevdiğim şey roastbeef sandviç, yanında gelen pesto mayonezli sos mükemmel. Kelli felli bir yemek için değil ama atıştırmalık birşeyler yemeye veya birşeyler içmeye gitmek için çok sevdiğim bir yer. Cam kenarında çeşitli güncel dergileri bulabilirsiniz. Bir de kendi üretimleri sürülebilir çikolataları var ki, hepsi çok güzel ama beyaz çikolatalı Blondie efsane. Sadece ekmek dilimi ısmarlarsanız yanında çeşitli reçeller ve krem çikolatalar getiriyorlar, bol bol yiyebilirsiniz =) 11 yıl önce
    Deniz Toraman
    20 Yorum 14 Takipçi
    Kek, kurabiye, turta gibi tatlılar bulabileceğiniz ve kahve türü şeyler içebileceğiniz küçük bir yer, dışarıdaki kısmı haftasonları çok dolu oluyor. Bense çok pahalı yabancı dergileri okuyup geri koyabildiğim için içerisini seviyorum =) Sandalyeler biraz rahatsız, ama onun dışında vakit geçirilebilecek güzel bir yer. 11 yıl önce
    Deniz Toraman
    20 Yorum 14 Takipçi
    Menüsü kebap ağırlıklı olan Tatbak'ta ezogelin çorba ve tavuk şiş yedik. Lezzet olarak güzel fakat sıradışı olmayan yemekler bence böyle bir yere göre biraz pahalıydı. Müşterilerin yaş ortalaması 35-55 arasıydı, eski tip bir lokanta olduğundan olsa gerek. Servis güleryüzlü ve hızlıydı, yemekler de kaliteliydi fakat Nişantaşı'nda çok fazla uğrayacağım bir yer değil. 11 yıl önce
    Deniz Toraman
    20 Yorum 14 Takipçi
    Eğer bilerek gitmiyorsanız önünden geçerken farketmenin zor olduğu bir yer Tost Bildiklerim, çünkü tabelaları yok =) En azından şimdilik. İçeride dekor çok sade ve gri temalı, New York'ta bir kafeye girmiş gibi hissediyorsunuz. Alt katta değişik grupların beraber oturabileceği büyük bir masası ve üst katı var. Çok çeşitli tostları var, somonlusundan avokadolusuna kadar değişik şeyler deneyebilirsiniz. Siparişlerin gelme süresini tost için değil, normal yemek gibi düşünebilirsiniz, malzemelerden dolayı olsa gerek biraz bekliyorsunuz. Fiyatlar da tost fiyatı değil. Kısacası adına aldanıp amaan kaşarlı tost yeriz diye düşünmeyin. Değişik bir yer, canınız hafif birşeyler yemek istiyorsa iyi bir alternatif. 11 yıl önce
    Deniz Toraman
    20 Yorum 14 Takipçi
    Karaköy'de her gün bir yenisi açılan kafelerden biri Press. Ama herhangi bir kafe deyip geçmeyin! İstanbul'da bulabileceğiniz en iyi cheesecake'ler burada (evet, iddia ediyorum.). Press'in yıllarca İngiltere'de kalmış olan sahibi Türkiye'ye dönüp bir kafe açmak istemiş, ama cheesecake'lerimi dışarıdan almam demiş, yani tatlılar aşağıda kendi mutfaklarında yapılıyor. O her yerde yemeye alıştığımız sert dokulu cheesecake'ler nerde, buranın bulutumsu cheesecake'i nerde. Bir de Red Velvet Cake'leri var ki... Dışındaki beyaz glaze'i, içindeki kremamsı çikolatayı hiç sormayın, hemen gidip bir tatlılarını yiyin. Kahve içmediğim için kahvelerini bilmiyorum ama içen arkadaşlarım çok sevdiler. Kısacası bizi "Press'te tatlı yemeye mi gitsek yaa" diye başka semtlerden buraya sürükleyen tatlıları için teşekkür ediyoruz, şiddetle tavsiye ediyoruz :) 11 yıl önce
    Deniz Toraman
    20 Yorum 14 Takipçi
    Uzun zamandır internette ya da dergilerde beklenti yaratan övgü dolu haberlerini okuyup açılmasını beklediğimiz Cantinery bizim için tam bir hayal kırıklığı oldu. Tahmin edeceğiniz üzre kitlesi "piyasa yapmaya gelmiş" insanlardan oluşuyor. İçeri girdiğinizde kimin geldiğini görmek için bütün başlar size çevriliyor, ne olduğunu anlamayıp siz de insanlara bakıyorsunuz. İç mekan ve dış ön taraftaki masaları genelde dolu oluyor; koridor tarafındaki dış masalara ise boş olmalarına rağmen uzunca bir süre tereddütten sonra burun kıvrılıyor, oturulmuyor (orada olduklarını etrafa gösteremezlerse gelmenin ne anlamı var?).
    Yemekler ise ayrı bir hüsran. Fiyatlar üst sınıf olarak konumlandırılmış bir restoranda ödemeyi bekleyeceğiniz rakamlar fakat yemeklerin en azından ortalamanın üstünde olmasını beklersiniz: ve tabi ki değil. Porsiyonlar çok küçük ve değişik birşeyler yapma uğruna katledilmiş malzemelerle dolu (Çok iyi restoranlarda böyle olur diye düşünmüşler sanırım). Herkesin çok övdüğü ıstakoz burger iki küçük pancake arasında köfte haline getirilmiş ıstakozdan oluşuyor. Zaten köfte haline getirilirken tadı yengece dönen ıstakozun keyfini çıkaramazken bir de tadı ağır basan bir pancake yiyorsunuz. (Mutfakta yenilik böyle olmaz, lütfen Mikla'ya ya da Yeni Lokanta'ya bir gidip karşılaştırın.) Kuşkonmazlı salatanın içindeki kuşkonmazlar sapı ayıklanmadan, küçültülmeden alındığı şekliyle haşlanıp salatanın içine bırakılmış. Birkaç başlangıçtan sonra ana yemeklere geçemeden vazgeçtik buradan.
    Şarabınızı içip peynirinizi yiyecekseniz ya da birer kokteyl içecekseniz mantıklı bir yer, onun dışında "ben buradayım" diye göstereceğiniz bir camianız yoksa başka yerler denemenizi öneririm.
    11 yıl önce
    Deniz Toraman
    20 Yorum 14 Takipçi
    Fenerbahçe Parkı'nda denize sıfır bir yer Romantika. Yazın doğal olarak (yer bulabilirseniz) deniz kenarında dışarısını tercih edeceksiniz, ama buranın çocukluğumdan beri bayıldığım bir iç mekanı var, bahsetmezsem olmaz. İçerisi adı gibi çok romantik, ama romantik derken öyle pembeler kalpler gelmesin aklınıza, eski türden bir romantiklik bu. Yüksek tavan, işlemeli beyaz demirler, kuş kafesleri... Hatta içinde kuş olan kuş kafesleri. Dışarıda yağmur yağarken içeride kuş sesleriyle kitabınızı okuyup kahvenizi içebilirsiniz.
    Yemekleri pek ilginç ya da çok lezzetli değil, karnınızı doyurmak için birşeyler yiyebilirsiniz. Fiyatları da ortalama. Ama zaten denize yirmi santimetre uzakta otururken yemekleri muhteşem değil diye üzüleceğinizi hiç zannetmiyorum :)
    11 yıl önce
    Deniz Toraman
    20 Yorum 14 Takipçi
    Bu Pazar brunch için gittik Moda Teras'a. Giderken şüpheliydik çünkü kötü şeyler duymuştuk brunch hakkında. En önemlisi rezervasyon yaptırmadan gitmememiz gerektiğiydi o yüzden 5 gün önceden rezervasyon yaptırdık (bu yüzden olsa gerek sessiz bir köşede çok güzel bir masa ayırmışlardı). Diğeri ise çok kalabalık olduğuydu ama biz 11 buçuk gibi gittik, çok kalabalığa yakalanmadık (belki de kış olduğu için pek kalabalık değildi). Ama biz 1'e doğru ayrılırken mekan dolmaya başlamıştı. Açık büfe oldukça büyük ve çeşitliydi, sosis, sucuk, yumurta gibi basit kahvaltılıklardan zeytinyağlılara, meyve ve tatlılara kadar her şey çok lezzetliydi. Taze sıkılmış meyve suları ekstraydı, sinir olup almadık. Brunch kişi başı 46 TL, her hafta sonu gidilecek gibi değil ama iki üç ayda bir gidilebilir. Çeşit çeşit yiyecekler deniz manzarasıyla da birleşince keyifli vakit geçirdik, öneririm =) 11 yıl önce
    Deniz Toraman
    20 Yorum 14 Takipçi
    Trüf yağıyla ve trüf mantarıyla yapılan yemekleri çok az yerde bulabiliyorsunuz, Cipriani de bunu hakkını vererek yapıyor. Başlangıç olarak iki kişi beyaz trüf mantarlı tagliolini paylaştık, gerçekten çok güzeldi (fiyat 150 TL civarındaydı ama değer). Daha sonra da fırında dana eti söyledik (yan yemeği parmesanlı risottoydu), ama porsiyonlar çok büyüktü, yarısını yiyebildik (o da 90 TL'ydi, porsiyon olarak değse de tat olarak değdiğini söyleyemem). Fiyatlar gerçekten uçuk, o fiyata değecek yemekler de menünün trüf bölümünde. Ortam ve dekor çok orjinal değil ama şık. Özel günlerde güvenip gidebileceğiniz bir yer. 11 yıl önce
    Deniz Toraman
    20 Yorum 14 Takipçi
    Güzel bir yemek sonrası güzel bir içki için kışın Le Fumoir'ın modern şömineli salonunda koltuklara yayılıp sevgilinizle sohbet etmek gibisi yok. Partilemek istiyorsanız bilemem, sessiz sakin bir gece geçirmek istiyorsanız ideal =) Fiyatlar tabi ki de Çırağan fiyatları ama ambiyans ve servis kalitesi için değer. 11 yıl önce
    Deniz Toraman
    20 Yorum 14 Takipçi
    Yaz akşamları oturması çok keyifli olan bir bahçesi var Palma d'Oro'nun, müzikleri de lounge tarzında, muhabbetinize arka fon oluşturuyor. Yemekleri kafe türünde ve çok orijinal olmasa da lezzetli, çok da pahalı değil. Felicita adını verdikleri happy hour'ları var, haftasonu bile belli bir saate kadar indirim oluyor. Binayı dışarıdan seyretmesi çok güzel, iki kat boyunda pencereler ve içeride bir yarım kat var, insan öyle bir evim olsa diye hayal ediyor =) 11 yıl önce
    Deniz Toraman
    20 Yorum 14 Takipçi
    Küçükyalı sahildeki birçok balık restoranından biri Lakerda. Açıkçası bu restoranları bahçelerinden ayırt ediyorum ben artık, birbirlerine çok benziyorlar. Diğerlerini denemiştik, Lakerda'yı da deneyelim diye gittik geçen gün. Çok değişik bir tarafı yok ama dekorasyonu şık ve mezeleri güzel. Gittiğimiz gün çok az masa olmasına rağmen biraz ihmal edildik, ilk siparişimizden sonraki ufak isteklerimizi defalarca söylemek zorunda kaldık, hatta en son istediğimiz sıcak meze 40 dakika ve 3 ayrı kişiye sormamız sonucu gelmeyince iptal ettik. Fakat memnuniyetsizliğimizi belirtince hesap olması gerekenden çok az geldi, bu zarifliklerini de unutmamak gerek. Haftasonu gidilebilecek güzel bir mekan, yazın bahçesiyle beraber daha da keyiflidir diye düşünüyorum. 11 yıl önce
    Deniz Toraman
    20 Yorum 14 Takipçi
    İçerisi çok güzel, dekorda bir sürü detay var, bakarken bile oyalanıyorsunuz. Minik yük asansörü ve giriş kattan görünen şarap mahzeni göze ilk çarpan şeyler. Pizzaların içeriklerini tek tek okuyup seçmeye üşendiğim için klasik bir Pepperoni pizza almama rağmen hiç pişman olmadım, tadı gerçekten güzeldi (ama İstanbul'un en iyi pizzası diyemem). Herkesin çok beğendiği şeyi yemek istemeyen hipster arkadaşım yüzünden Nutellasimo yiyemedik, onun yerine bademli ve lorlu turtayı denedik, gayet lezzetliydi ve ağır değildi. Bir dahaki gidişimde kesinlikle Nutellasimo denemeden dönmem, içimde kaldı =) 11 yıl önce
    Deniz Toraman
    20 Yorum 14 Takipçi
    Raika'da içeri adım attığınız gibi sizi karşılayan Boğaz manzarası insanı büyülüyor, yemek boyunca dışarıyı seyrediyorsunuz. Ambiyans da pek hoş, pek zarif. Yemeklerin çok pahalı olmaması bizi sevindirmişti, fakat yiyince niye öyle olduğunu anladık, her şey çok vasattı. Tavuk şiş ve dana şaşlık söyledik, ikisi de ortalama lezzetteydi. Yemekler üzerinde biraz daha çalışırlarsa 5 bile verilebilecek bir yer, ama şimdilik 4. 11 yıl önce
    Deniz Toraman
    20 Yorum 14 Takipçi
    Yoldan geçerken görüp merak edip gittim Mini Kitchen'a. Dışarıda küçük masaları var, içeride ise sanırım atölye çalışmaları sırasında kullanmak için ortasında ocak olan kocaman bir masası bulunuyor (keşke sorsaymışım). Yemek olarak "Mini pizza" söyledim, mis gibi mozarellalı taze fesleğenli el yapımı bir pizza geldi, çok hafif ve çok lezzetliydi. Gerçekten de mini mini çok sevimli bir yer. 11 yıl önce
    Deniz Toraman
    20 Yorum 14 Takipçi
    Cuma ve cumartesi akşamları 7.30'tan önce gitmeye bakın, çünkü çok kalabalık ve bekleme süreleri 30 dakika - 1,5 saat arasında değişebiliyor. Süreyi duyunca vazgeçip başka bir yere gitmek sizi cezbedebilir, ama ilk defa bir Hard Rock Cafe'ye geliyorsanız beklemenizi öneririm. Açıldığını duyunca mac&cheese aşkıyla koşarak gittik Hard Rock Cafe'ye. Menünün her ülkede aynı olması bence çok güzel, iyi ki o ülkedeki yerel yemekleri katmıyorlar menüye (Hard Rock Cafe İstanbul'da köfte ya da kebap yediğinizi düşünün.). Fiyatlar biraz pahalı ama yemekler çok lezzetli ve porsiyonlar oldukça büyük. Başlangıç olarak dana etli nacho, ana yemek olarak tavuklu mac & cheese ve "Legendary Burger", tatlı olarak da brownie yedik, hepsi gerçekten çok güzeldi ve tıka basa doymuş olarak kalktık.
    Ortam klasik Hard Rock Cafe ortamı, beklerken hediyelik eşya satılan kısımda dolaşabilirsiniz, masanıza oturtulduktan sonra da etrafta dolaşıp Slash, Rihanna, Justin Timberlake gibi ünlülerin kullandığı eşyalara göz atabilirsiniz. İlginç olan şeyse garsonların çoğunun yabancı olması, masanıza "Welcome, here's the menu" diye geliyorlar (ama İngilizce bilmediğinizi anlatırsanız hemen Türk garsonlar çağırılıyor). Herkes çok enerjik ve yardımsever, müzikler sizi de o havaya sokuyor. Diğer ülkelerde gitmediyseniz kesinlikle denemeniz gereken bir yer.
    11 yıl önce
    Deniz Toraman
    20 Yorum 14 Takipçi
    Çok sevimli ve samimi bir havası var Juno'nun, hem arkadaşlarla hem sevgiliyle gidebileceğiniz bir yer. Çoğu yemekte standart boyun yanı sıra küçük boy da isteyebiliyorsunuz, çok aç değilseniz güzel bir seçenek. Izgara somon salatasını ve bresaolalı pizzasını deneme şansım oldu, ikisi de çok güzeldi. (Not: Pizzaya acı zeytinyağı koyanlardansanız burada dikkat edin, gerçekten çok acı. Yerken gözümden yaş geldi :'( ) Juno limonata ise bol şekerle yapılmamış, hafif ekşi ama lezzetli. Çok pahalı bir yer değil, Multinet de geçiyor, daha ne olsun :) 11 yıl önce
    Deniz Toraman
    20 Yorum 14 Takipçi
    Öncelikle manzarası şahane Mikla'nın, içerisi ve müşteri kitlesi de çok şık. Bunlar her yerde bulunabilen şeyler aslında, ama menüsündeki yiyecekleri bir tek burada bulabilirsiniz sanırım. Menü fiks, üç kısımdan oluşuyor (başlangıç, ana yemek ve tatlı); her kısımdan istediğiniz yemeği seçiyorsunuz. İsterseniz tadım menüsü de alabilirsiniz, ama çok aç gitmenizi öneririm. Çünkü normal menüdeki minicik gelmiş gibi gözüken tabaklar bile doymanıza yetiyor, tadım menüsündeki 6-7 tabak fazla gelebilir. Benim favorim başlangıç için "Kuru bonfile ve humus", ana yemek için "Dana", tatlı içinse "Çikolata" oldu. Yoğun çikolata sevmeyenlerdenseniz tatlı olarak "Karadut çorbası" alabilirsiniz. Sadece kabak tatlısı pek hoşumuza gitmedi, onun dışında menüden deneyebildiğimiz her şey gerçekten çok iyi. Servisin de mükemmel olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Yurtdışındaki Michelin yıldızlı restoranlara İstanbul'da en yakın yer (Mimolett'i katmazsak) burası olsa gerek. 11 yıl önce
    Deniz Toraman
    20 Yorum 14 Takipçi
    Sabahları vapura yetişmeden önce vaktim varsa buradan mutlaka kıymalı börek alıyorum, dayanamıyorum =) Yanına da sıkma portakal suyu aldım mı dünyanın en mutlu insanıyım. Poğaça, börek tarzı ürünlerini denedim, hep taze ve çok lezzetliler. Servis böyle kafe türü bir yerden beklemeyeceğiniz kadar güleryüzlü ve yardımcı, şimdiye kadar hiç sıra beklemedim. Kadıköy rıhtımda oturabileceğiniz kaliteli iki-üç yerden biri. Kahvaltı için çok uygun bir mekan, bir gün öğlen yemeği için de gidip denemeyi istiyorum. 11 yıl önce